Eğitim-Sen’den Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanun Taslağı Açıklaması
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hazırladığı Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanun Taslağı hakkında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğitim-Sen, “Siyasi iktidar ve MEB, geçmişte olduğu gibi, masa başında oluşturulmuş bir meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı bir şekilde düzenlemeye çalışmaktadır. Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bazı maddelerini iptal ettikten sonra, öğretmenlerin ve sendikaların iradesini göz ardı ederek, öğretmenlerin hakları ve taleplerini dikkate almadan, kapalı kapılar ardında yeniden düzenlenmiş ve ‘Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’ adı altında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur. Başlangıçta eleştirilen Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) düzenlemesi, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıran, ekonomik sorunlara çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal eden ve özlük haklarını zayıflatan bir içerik taşımaktadır. MEB ise tüm eleştirileri dikkate almayarak kendi yolunda devam etmiştir. Sendikamızın temel talebi, ÖMK’de yer alan ekonomik iyileştirmelerin tüm eğitim ve bilim emekçilerine eşit bir şekilde uygulanması ve öğretmenleri ayrıştıran her türlü uygulamaya derhal son verilmesidir” şeklinde ifadeler kullandı.
Öğretmenlik Meslek Kanunu Ne Diyor?
Açıklamada, “Öğretmenlik Meslek Kanunu’na göre 2022 yılında 516 bin 974 öğretmen uzman öğretmen unvanı kazanırken, 66 bin 679 öğretmen başöğretmen unvanı almıştır. 2023 yılı itibarıyla ise bu rakamlar 69 bin 881 uzman öğretmen ve 3 bin 891 başöğretmen olarak güncellenmiştir. Günümüzde, diğer meslektaşları ile aynı işi yapan öğretmenlerden uzman unvanı alanlar 4 bin 304 lira, başöğretmen unvanı olanlar ise 8 bin 608 lira eğitim-öğretim tazminatı almaktadır. Yeni Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı, eğitim-öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçimi, yetiştirilmesi, atanması, hakları, ödev ve sorumlulukları ile kariyer basamaklarında ilerlemeleri gibi konuları düzenlemektedir. Öğretmenlik mesleği, genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi gerektiren bir ihtisas mesleği olarak tanımlanmıştır. Öğretmen olarak istihdam edilecekler, belirli yükseköğretim programlarından mezun olmalı ve hazırlık eğitiminde başarılı olmalıdır. Hazırlık eğitimi, teorik ve uygulamalı derslerden oluşacak ve Millî Eğitim Akademisi tarafından verilecektir. Eğitimin süresi dört dönem olarak belirlenmiş ve eğitimde başarının yazılı sınavlar ve uygulamalı değerlendirmelerle ölçüleceği vurgulanmıştır. Hazırlık eğitimini başarıyla tamamlayanlar sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecektir. Sözleşmeli öğretmenler, üç yıl süreyle başka bir yere atanamayacak ve üç yıllık hizmet süresini tamamlayanlar kadrolu öğretmenliğe atanacaktır.” ifadeleri yer aldı.
Kanun Taslağına Yönelik Eğitim-Sen Eleştirileri
Kanun taslağının hazırlanış biçimi ve içeriği açısından meslek kanunu olmaktan uzak olduğu vurgulandı. Eğitim-Sen, “Öğretmenlik mesleği gibi 18 milyona yakın öğrencinin eğitim hakkını ve bir milyonu aşkın öğretmenin mesleğini, çalışma koşullarını, ekonomik ve özlük haklarını dar bir çerçevede düzenlemek yanlıştır. Kanun tasarısında, özel okul ve kurslarda öğretmenlik yapan meslektaşlarımızın başta taban ücret düzenlemesi olmak üzere temel ekonomik ve sosyal hakları ile çalışma koşullarına dair hiçbir düzenleme olmaması önemli bir eksikliktir. Meslek kanunu olan diğer mesleklere (doktorluk, mühendislik, mimarlık, avukatlık, eczacılık) bakıldığında, kamu-özel ayrımı yapılmadan o mesleği icra eden herkesin ilgili meslek kanunu kapsamında yer aldığı görülmektedir. Diğer meslek gruplarına ilişkin meslek kanunları daha kapsayıcı bir yaklaşım sergilerken, Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmen adayının meslek tercihinden emekliliğe kadar geçen sürecin tüm aşamalarını içermemektedir.” şeklinde eleştirilerde bulundu.
Kanun Taslağı Endişe Veriyor
Öğretmen ve yöneticilerin niteliklerinin belirlenmesi, atama ve görevlendirmelerde liyakat ve kariyer esaslarına uyulması, mesleki gelişimlerinin sağlanması gibi ilkelerin yer aldığı ifade edildi. İlk bakışta bu ilkeler önemli görünse de, Türkiye’de geçmişte yaşanan şeffaflık ve adalet sorunları göz önüne alındığında, bu ilkelerin ne kadar etkili olacağı merak konusu. Öğretmenlerin mesleki gelişimleri için gerekli kaynakların yeterliliği belirsizliğini korumaktadır.
Kanun taslağında öğretmenlerin sorumlulukları detaylı bir şekilde belirtilirken, hakları konusunda genel ifadelerin yer alması dikkat çekicidir. Bu durum, öğretmenlerin haklarının korunmasında sorunlar yaşanabileceğini göstermektedir. Özellikle çalışma koşulları ve ekonomik haklar konularında ciddi eksiklikler bulunmaktadır.
Siyasi İktidar Ayrımcılığa Yenilerini Ekliyor
Kanun taslağında, öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yönelik disiplin cezalarının ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi, öğretmenlerin iş güvencesine yönelik açık bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. MEB’in geçmişteki uygulamaları dikkate alındığında, bu disiplin cezalarının uygulanmasında keyfi uygulamalar ortaya çıkabilir. Siyasi iktidar, öğretmenler arasında var olan sözleşmeli, kadrolu ve ücretli öğretmen ayrımlarına yenilerini eklemekte ve eğitim sisteminin rekabetçi yapısını daha da güçlendirecek adımlar atmaktadır. Öğretmenlik bir uzmanlık mesleği olmasına rağmen, kariyer basamaklarına göre öğretmenleri bölmek ve farklı ücret politikaları ile ayrıştırmak, öğretmenler arasındaki dayanışmayı zayıflatacaktır.
Nitelikli Okul-Niteliksiz Okul Ayrımı
‘Nitelikli okul/niteliksiz okul’ ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden ‘nitelikli öğretmen/niteliksiz öğretmen’ algısı yaratılması, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını zedeleyecektir. Bu durum, okullarda velilerin çocuklarının sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini istemesiyle öğretmenler arasında gerilim yaratacak ve ‘özel sınıflar’ uygulamasını yaygınlaştıracaktır. Meclis’e sunulan kanun teklifinin yasalaşması halinde, öğretmenler sözleşmeli olarak atanmak için yeni kurulacak akademinin eğitiminden geçecek; akademiye KPSS puanına ve atama ihtiyacına göre alınacak olan öğretmenler, eğitim boyunca “öğretmen adayı” olarak değerlendirilecektir. Öğretmen adaylarının akademide geçirdikleri süre, hizmet süresinden sayılmayacaktır.
Milli Eğitim Akademisi
Millî Eğitim Akademisi’ne giriş KPSS puanı ile, öğretmenliğe atama ise akademi eğitimi başarı puanı ile yapılacaktır. Adaylar, teorik derslerde yazılı sınavla; uygulamalı derslerde ise okulda danışman öğretmen ve akademi personeli tarafından değerlendirilecektir. Kanunda, Millî Eğitim Akademisi, öğretmenlik alanları, eğitim kurumları, hazırlık eğitimi gibi terimlerin tanımları yapılmıştır. Öğretmen ve yöneticilerin görev, yetki ve sorumlulukları, öğretmenlik mesleğinin gereklerine uygun olarak belirlenmiş; atama, görevlendirme ve meslek içinde ilerlemede liyakat ve kariyer esaslarına uyulması gerektiği ifade edilmiştir.
Öğretmen Adaylarına Hazırlık Eğitim Süreci
Milli Eğitim Akademisi, öğretmenlerin mesleki gelişimi ve kariyer basamaklarında ilerlemeleri için eğitim programları hazırlamak ve uygulamakla görevlidir. Ancak, akademinin işleyişi ve etkinliği konusunda belirsizlikler bulunmaktadır. Kanun teklifinin 14. maddesinde “Öğretmen adaylarına hazırlık eğitimi sürecinde her ay (18.650) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır” denilmektedir. Bu maddeye göre, Millî Eğitim Akademisi’nde eğitime alınacak öğretmen adaylarına ödenecek ücret, daha önce açıklanan 23 bin liranın aksine, 14 bin 190 lira olarak belirlenmiştir. Öğretmenlerin niteliğini artırma iddiasıyla gündeme getirilen Millî Eğitim Akademisi’ne devam edecek olanlara asgari ücretin altında maaş ödenmesi, nitelik artışı sağlama konusunda ciddi bir soru işareti oluşturur.
Öğretmenlerin İş Motivasyonu Olumsuz Etkilenecek
Kanun teklifinin 34. maddesi, mesleki yetersizliği iki müfettiş raporuyla tespit edilen öğretmenlerin akademiye alınması ve akademi eğitimi sonrası başarısız görüldüklerinde genel idari hizmetler sınıfında memur olarak atanmasını düzenlemektedir. Bu madde, öğretmenlerin iş güvencesi açısından önemli bir tehdit oluşturmakta ve kabul edilemez durumdadır. Kanun taslağı, öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleme hedefiyle ortaya konmasına rağmen, uygulamada karşılaşılabilecek belirsizlikler ve sorunlar, bu hedeflerin ne kadar gerçekleştirilebileceği konusunda endişeleri artırmaktadır.
Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiyeye Uygun Düzenleme Gerekir
OECD’nin öğretmenlik mesleğinin geliştirilmesi üzerine hazırladığı raporda, öğretmenliği çekici bir meslek hâline getiren ülkelerin bunu genellikle sadece ücret ile değil, öğretmenlik statüsünü yükselterek, gerçek kariyer fırsatları sunarak ve öğretmenlere sorumluluk vererek başardıkları ifade edilmektedir. Yüksek performans gösteren eğitim sistemleri, öğretmenlerin profesyonel gelişimlerini desteklerken, kariyer ilerlemeleri ve ücretlendirmeleri için adil ve şeffaf sistemler oluşturmuştur. Bu sistemler, öğretmenlerin motivasyonunu artırarak mesleki becerilerini geliştirmelerine olanak tanımıştır.
Eğitim Politikaları Öğretmenlerin Mesleki Gelişimini Desteklemeli
OECD’ye göre eğitim sistemlerinin geliştirilmesi, öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yapılan yatırımlarla doğrudan ilişkilidir. Öğretmenlerin sürekli kendilerini geliştirmeleri ve mesleki becerilerini artırmaları, eğitimin niteliğinin yükseltilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu nedenle eğitim politikalarının, öğretmenlerin mesleki gelişimini destekleyen yapı ve süreçleri içermesi gerekmektedir. Kanun taslağı hazırlanırken, eğitimin tüm bileşenlerinin süreçte yer almaması, görüşlerinin alınmaması ve katılımcı bir yaklaşımın benimsenmemesi önemli bir eksiklik olarak öne çıkmaktadır.
Siyasi iktidar, gerçek bir meslek kanunu yapmakta samimi ise, atılması gereken ilk adım, öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge olan “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye”ye uygun bir düzenleme yapmaktır. ILO ve UNESCO ortak belgesi olarak 5 Ekim 1966 yılında kabul edilen ve Türkiye tarafından onaylanan tavsiye, öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır.
Öğretmenlerin Statü Tavsiyesi Konumlarını Güçlendirmeyi Amaçlar
“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşımaktadır. 145 paragraftan oluşan belge, öğretmenlik mesleğinde işe alım, formasyon, mesleğe hazırlık, öğretmenlerin mesleki sorunları, iş güvencesi, hak ve sorumlulukları gibi konuları kapsamaktadır. Temel ücret, çalışma süreleri ve koşulları, özel izinler, araştırma izinleri, tatil, eğitim-öğretim yardımcı personelleri, sınıf mevcutları, öğretmen değişimi, uzak bölgelerdeki öğretmenler ve aile yükümlülükleri olan öğretmenlerle ilgili düzenlemeler de içermektedir.
Eğitim-Sen Nitelikli Eğitim İstiyor
Eğitim Sen, yalnızca öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için, öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Öğretmenler için düşünülen iyileştirmeler, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte ele alınmalıdır.
(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)