Depremin Korkutucu Etkileri
Depremin kendisinin değil, olası sonuçlarının kişide korku oluşturduğunu vurgulayan uzmanlar, “Seismophobia” olarak adlandırılan deprem korkusunun en çok belirsizlikle tetiklendiğini ifade ediyor. Deprem sonrası psikolojik tepkiler arasında korku, konfüzyon, keder, suçluluk, öfke gibi pek çok güçlü zihinsel ve duygusal durumlarla karşılaşıldığını belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, psikolojik desteğe ihtiyacı olan kişilere duygularını bastırmaya çalışmadan kendilerini ifade edebilme olanağı sağlanması gerektiğinin altını çiziyor.
Deprem Korkusunun Oluşumu ve Etkileri
Deprem korkusunun ‘Seismophobia’ olarak adlandırıldığını belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Deprem korkusu, Yunanca kökenli ‘seismo’ (deprem) ve “phobia” (fobi) kelimelerinin birleşimi ile oluşan ‘Deprem fobisi’ olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz ‘seismophobia’ kelimesi ile ifade ediliyor. Deprem fobisi, diğer fobilerin tersi olarak kişinin kendisinin tehlikeyle karşı karşıya olduğu bir meseleyle değil; ailesi, yakın çevresi, hatta dünyayı içerisine alan felaket senaryolarıyla tetikleniyor. Başka bir anlamda ölüm ve kaybetme korkusu da denebilir. Aslında depremin kendisinden değil potansiyel sonuçlarından, ölmekten ve sevdiklerimizi kaybetme ihtimalinden dolayı dehşete kapılıyoruz. ‘Seismophobia’ en çok da belirsizlikle tetikleniyor. Zira depremin ne zaman, nerede ve ne şiddetle olacağını kestiremiyoruz ve sonuçları kaçınılmaz” dedi.
Psikolojik Tepkiler ve Başa Çıkma Yöntemleri
Deprem sonrası psikolojik tepkiler arasında korku, konfüzyon, keder, suçluluk ve öfke gibi pek çok güçlü zihinsel ve duygusal durumlara rastlandığını belirten Merve Umay Candaş Demir, “Devam eden süreçte uyku ve konsantrasyon sorunları ortaya çıkabilir. Yaşananlar zihinde sürekli olarak canlanabilir. İnsanların büyük çoğunluğu, deprem deneyiminden önce dünyayı güvenli bir yer olarak kabul eder ve yakınlarındaki insanların birdenbire ölebileceği düşüncesini taşımazlar. Bu çok sarsıcı bir travmayla karşılaşmamış olmalarından kaynaklanır. Bu güven, ömür boyunca yavaş yavaş inşa edildiğinden, ortaya çıkan ani değişime aynı hızla uyum gösterebilmek insan ruh sağlığı için çok zordur. Deprem sonrası ortaya çıkan bu yeni gerçeklik, bilinçte birbiriyle zıt duygu durumları yaratır. Her zaman yapılması gereken, ilk yaraların sarılmasından sonra, yaşanan trajik olayın kabullenilmesi, yaşamın yeniden anlamlandırılması ve yaşamsal sorumluluklara kalınan yerden devam edilebilmesidir” dedi.
- Dengeli beslenme, uyuyabilme ve beynin oksijen kaynağını arttırmayı hedefleyen hafif egzersizler, duygu durum düzelmesinde büyük önem taşıyor,
- Travma etkisiyle psikolojik durumda meydana gelen kaygıyı daha da arttıracak olan çay, kahve, kola ve sigara tüketimi kısıtlanmalı,
- Alkol ve uyuşturucu kullanımı ise kısa ve uzun vadede yeni sorunlara yol açabileceğinden bunlardan olabildiğince kaçınılmalı,
- Rahatlatıcı müzik dinleme, nefes egzersizleri ve gevşeme çalışmaları, anksiyete ve depresyonu hafifletmede başvurulabilecek yararlı yöntemlerdir.
- Günlük yaşam düzene koyulmalı. Yoğun ve rutin çalışma yaşamına dönülemese bile günlük aktivitelere küçük küçük başlamak yararlı olacaktır.
- Kendisinden daha zor durumdaki insanlara yardımcı olması önerilebilir. Bu durumda psikolojik olarak kişide rahatlama olacağını söylemek mümkün.
- Bir günlük tutmak, duygu ve düşünceleri dışa vurmak açısından önemlidir. Olay anına zihinsel geri dönüşler yaşamak ve uykuda kâbuslar görmek sık karşılaşılan durumlardandır ancak zamanla bu belirtiler de azalma görülecektir.