İstanbul Tabip Odası’ndan İş Bırakma Eylemi Açıklaması
İstanbul Tabip Odası (İTO) Hukuk Bürosu, 30 Haziran – 1 Temmuz 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen ve İstanbul Tabip Odası’nın da dahil olduğu iki günlük iş bırakma eylemi hakkında önemli bir açıklama yaptı. Eylemle ilgili hukuki kazanımlar ve sürecin detayları paylaşıldı.
Açıklamada şu bilgilere yer verildi: “İlk olarak 30.06. – 01.07.2022 tarihlerinde düzenlenen iş bırakma eylemi, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde yapılan bir basın açıklaması ile desteklenmiştir. Bu süreçte, önceki dönem Yönetim Kurulu üyemiz ve aile hekimi olan Dr. Saffet Ercan’a, iş bırakma eylemi nedeniyle İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından ‘kamu zararı’ çıkarılmış ve geri ödemesi talep edilmiştir. Ancak, uluslararası sözleşmeler ve yargı kararları, kamu görevlilerinin meslek örgütleri ve sendikalar aracılığıyla alınan kararlara uyarak iş bırakma eylemi veya toplu eyleme katılmalarının, örgütlenme hak ve özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğini belirtmektedir. Benzer bir değerlendirme, kamu görevlilerinin parasal haklarına müdahale eden işlemler için de yapılmaktadır. Çeşitli iş bırakma eylemleri, ‘mazeretsiz işe gelmemek’ olarak nitelendirilerek hekimlerin ödemelerinden kesintiler yapıldığında, idare mahkemeleri bu kesintileri iptal etmiş ve kesilen ödemelerin iadesine karar vermiştir.”
İTO, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tüm bu hukuki kararların bilindiği halde “kamu zararının tahsili” istemiyle dava açıldığını vurgulayarak, “Hukuk Büromuz tarafından takip edilen davada, Küçükçekmece 11. Asliye Hukuk Mahkemesi 28.05.2024 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; ‘Her ne kadar davacı taraf kamu zararının davalıdan kaynaklandığını iddia etmiş olsa da, davalının aile hekimlerinin ekonomik, sosyal ve mesleki haklarını korumak, iyileştirmek ve geliştirmek amacıyla Anayasal hak olan iş bırakma eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla davalı aile hekiminin, ortada haklı bir sebep olmaksızın davacı idarenin ya da bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı, bununla birlikte hakkın kötüye kullanılmasının söz konusu olmaksızın Anayasal hakkın kullanılmasının davacıya herhangi bir zarar vermeyeceği kanaatine varılmıştır.’ denilmiştir.” ifadelerine yer verildi.
(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
