Madde Bağımlılığına Dikkat: Cezaevleri Çözüm Değil!
Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, madde bağımlılığı ile ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. 2024-2025 Akademik Yılı Oryantasyon Günleri kapsamında gerçekleştirilen Bağımlılıkla Mücadele Konferansı’nda öğrencilerle bir araya gelen Atasoy, Türkiye’nin madde bağımlılığı konusunda önemli bir transit ülke konumundan, artık bir kullanıcı ülke pozisyonuna geçtiğine vurgu yaptı.
“Madde bağımlılığı bir beyin hastalığıdır”
Prof. Dr. Sevil Atasoy, madde bağımlılığının bir beyin hastalığı olduğunu ve tedavi edilmesinin zorunlu olduğunu belirterek, “Bu nedenle madde bağımlılarının cezaevlerine konulmasına şiddetle karşıyız. Bağımlıların tedavi edilmesi şarttır, fakat bu tedavi çağdaş ve bilimsel yöntemlerle gerçekleştirilmelidir.” dedi.
“Hayır” Demeyi Öğrenmek Önemli
Konferansta gençlerin sıkça karşılaştığı çeşitli maddelere dikkat çeken Atasoy, “Bu maddeler, başlangıçta deneyimlenebilir; ancak zamanla ticari boyut devreye girmekte ve bazı güçler sizi bağımlılığa sürüklemek istemektedir. Genç yetişkinler için madde bağımlılığının ne kadar tehlikeli ve yaygın olduğunu vurgulamak istiyoruz. Kendinize uzatılan bir ilacı veya içindeki maddeleri barındıran sigara ya da nargileyi reddetmek zor olabilir. Öncelikle ‘hayır’ demeyi öğrenmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Madde Kullanımının Gerçek Riskleri
Atasoy, gençlere, zor zamanlarında kendilerine uzatılan herhangi bir maddeye karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtti. “Belki o an için sizi rahatlatabilir, ama probleminiz çözülmediği sürece aynı döngüye girmeye devam edeceksiniz. O yüzden gerçek riskleri öğrenmek çok önemlidir.” dedi.
Sosyal Medya ve Madde Kullanımının Tehlikesi
Madde bağımlılığı konusunda sosyal medyanın büyük bir tehlike oluşturduğunu ifade eden Atasoy, “Arkadaşlar arasında karşılaştığınızda birbirinize destek olmaktan çekinmeyin. Sosyal medya, uyuşturucu kullanımını özendiren bir platform haline gelebiliyor. Orada gördüğünüz içerikler, sizi kullanıcı olmaya yönlendirmek için oluşturulmuş tuzaklar olabilir.” şeklinde uyarılarda bulundu.
Reçeteli İlaçların Kötüye Kullanımı
Prof. Dr. Atasoy, geleneksel bağımlılık yapıcı maddelerin yerini laboratuvar ortamında üretilen sentetik maddelerin aldığını belirtti. “Üniversite öğrencileri için tehlikeli bir diğer bağımlılık türü de reçeteli ilaçların kötüye kullanılmasıdır. Özellikle kadınlar, antidepresan ve uyku ilaçları gibi reçeteli ilaçları tedavi amacı dışında kullanma eğilimindedir.” dedi.
Artan Madde Bağımlılığı Sorunu
Dünya genelinde madde bağımlılığının ciddi bir sorun haline geldiğini belirten Atasoy, “2022 yılı itibarıyla dünya genelinde 292 milyon kişinin madde kullandığı, bu sayının son 10 yılda %20 oranında arttığı tespit edilmiştir. En yaygın madde esrar olup, onu eroin, amfetamin, kokain ve ekstazi izlemektedir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Uyuşturucu Sorunu
Afganistan’daki siyasi değişikliklerin ardından metamfetamin üretiminin arttığını ifade eden Atasoy, Türkiye’nin artık bir transit ülke olmanın ötesine geçerek metamfetamin bağımlısı olmaya başladığını vurguladı. “Transit ülkeler genellikle uyuşturucunun yerel kullanımından da etkilenirler. Türkiye eroin bağımlısı olmadı ama şu anda metamfetamin bağımlısı oluyor.” dedi.
Uyuşturucu Ticareti ve Önlemler
Türkiye’nin, uyuşturucu ticareti konusunda yüksek bir başarı sergilediğini belirten Atasoy, “Ancak bu, toplam miktarın yalnızca yarısı; geri kalan kısmı kaçakçıların elinde kalıyor. Uyuşturucu ile mücadele için tüm hekimlerin bağımlılık tedavisi hakkında bilgi sahibi olması ve özel hastanelerin sayısının artması şarttır.” dedi.
Bütün bu veriler ışığında, madde bağımlılığıyla mücadelenin sadece bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bağımlı bireylerin tedavi edilmesi gerekmektedir. Biz transit bir ülkeydik ama artık kullanıcısıyız.” diyerek sözlerini tamamladı.