Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB), Şubat 2023 depremlerinin 18. Ay Raporunu, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıl dönümünde Hatay TTB-KESK Deprem Koordinasyon Merkezi’nde düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu. Basın toplantısında ilk olarak TTB Merkez Konseyi Başkanı Alpay Azap söz aldı.
Azap, doğal afetlerin insan eliyle, özellikle de sorumluluklarını yerine getirmeyen yöneticiler tarafından felakete dönüştüğüne dikkat çekti. 17 Ağustos depreminin ardından yayımlanan raporlardaki sorunların 25 yıl sonra katlanarak yaşandığını ifade eden Azap, “Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi sonucu; birinci basamak sağlık hizmetleri kamu binalarında yürütülmez hale geldi, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin sorunları arttı, halkın sağlık hakkına erişimi kısıtlandı. Kamu otoritesinde bu yıkımı toparlayabilecek bir irade göremiyoruz. Ancak TTB ve sağlık emek-meslek örgütleri olarak; sorunları takip etmeye, çözüm önerilerimizi sunmaya, sağlık otoritesi üzerinde baskı oluşturmaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Sağlık Otoritesi Neden Rahatsız?
Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, kentte yaşadıkları sorunları dile getirdiklerinde sağlık otoritesinin rahatsız olmasına tepki gösterdi. Kayseri örneği üzerinden sorunları aktaran Yılmaz, “Resmi verilere göre Kayseri’de 103 saniyede 63’ü hekim olmak üzere 24 bin 147 insan ölmedi. 5 hekim halen kayıp değil. Kent nüfusu 141 bin 403 azalmadı. 89 bin 25 bina kullanılamaz hale gelmedi. 13 bin 517 bina yıkılmadı. 12 hastane işlevsiz hale gelmedi. 56 Aile Sağlığı Merkezi (ASM) yıkılmadı. 217 konteynır kentte 177 bin insan yaşamıyor. Aile hekimlerinin maaşları yarı yarıya düşmedi. Hastanelerde çalışan hekimlerin ve sağlık emekçilerinin gelirleri diğer illere göre %30 azalmadı. Aile hekimliği kadroları boş kalmadı. Mobbinge varacak düzeyde denetimler yapılmadı. Hekimler istifaya ve göçe zorlanmadı. Tıp fakülteleri hastanelerinin plastik cerrahi, göğüs cerrahisi, tıbbi onkoloji bölümleri hoca ve asistan hekim yokluğundan kapanmadı. Yıkımlar usulüne göre yapıldığı için halk, asbest içeren toz solumadı. Şebeke suyu içilemez hale gelmedi. Barınma sorunu ve rezerv alanlar için her hafta 2-3 eylem yapılmıyor. İnsanlar zeytinleri korumak için eylem yapmak zorunda kalmadı. Her mahalleye beton santrali kurulmadığı için insan ve çevre sağlığı olumsuz etkilenmiyor. Kısacası Kayseri’de çevreye, hayvana, zeytine, sağlığa ve insana sahip çıkılıyor!” dedi.
Sağlık Sistemindeki Yıkım
SES Hatay Şube Eş Başkanı Nilgün Aşkar, yaşamın her alanında en temel haklar için mücadelelerin yürütüldüğü bir dönemde, depremin yarattığı sorunları dile getirmek zorunda kaldıklarını belirtti. Raporun, toplumu birbirine düşüren ve çaresizliğe iten acılara inat, umudu da barındırdığını vurgulayan Aşkar, “Biz tüm imkansızlıklara rağmen buradayız. Azimle, umutla, inatla hizmet sunmaya devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Raporun sunumunu TTB Merkez Konseyi üyesi Ali Kanatlı gerçekleştirdi. Normal şartlar altında 18. Ay Raporunun iyileştirme çalışmalarını içermesi gerektiğini belirten Kanatlı, sağlık sistemindeki yıkımı somut veriler ve sağlık emekçilerinin aktarımları ile paylaştı. Kamu otoritesinin TOKİ eliyle yürüttüğü projelere dikkat çeken Kanatlı, “Projelerde sağlık kurumlarında gerektiği ölçüde yer ayrılmadığını, yer ayrıldığında ise açıkça ayrımcılık yapıldığını” belirtti.
Koruyucu sağlık hizmetlerindeki durumu bebek-çocuk sağlığı, kadın sağlığı, yaşlı sağlığı, ruh sağlığı, işçi sağlığı ve mülteci sağlığı başlıkları altında özetleyen Kanatlı; ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde ve tıp eğitiminde yaşanan sorunları da aktardı. Kanatlı, kontrolsüz-güvensiz enkaz kaldırma-taşıma, uygun olmayan moloz dökümü, toz yığınları, taşocakları ve beton santralleri örnekleri üzerinden çevre sağlığının alenen yok sayıldığını ifade etti.
Kanatlı, sözlerini şöyle noktaladı: “Yaşanan bu kadar olumsuzluğa rağmen demokratik güçlerin, yaşanan felaket anından bugüne kentin yeniden inşasına yönelik diri mücadelesinin görünürlüğü umut vericidir. 17 Ağustos 1999’dan bu güne yaşanan afetlerde görünen ortak nokta, iktidarların hazırlıksızlığı, umursamazlığı ve bu felaketleri kendi çıkarları için fırsat olarak kullanma isteğidir. Toplum için baktığımızda ise ortak nokta, yaraları ancak birlikte ve örgütlü sarabileceğimizdir. Bu noktada en hızlı ve örgütlü adımları da ilgili emek örgütlerinin sorumluluk alarak yaptığıdır. 17 Ağustos ve öncesi afetler, COVID-19 pandemisi, Şubat 2023 depremleri ve olası gelecekteki afetlerde toplumsal sağlık örgütlenmesinde sorumluluğumuzun bilinciyle TTB-SES Şubat 2023 Depremleri 18. Ay Değerlendirme Raporu’nu paylaşıyoruz.”
Zeliha Aksaz Şahbaz da Söz Aldı
TTB Afetlerde Sağlık Hizmetleri Yönetimi Akademisi adına söz alan Mehmet Zencir, raporun uzaktan teknisyenler tarafından değil, doğrudan sahadaki hekimler, tıp öğrencileri ve sağlık emekçilerinin kolektif emeği ile hazırlandığını söyledi. Raporun içeriğinde yer alan bebek ölüm hızı ve önlenebilir erken ölümler sorunlarına özel olarak dikkat çeken Zencir, afet yönetiminde demokrasinin öneminin her geçen gün arttığını vurguladı. Afet yönetiminde toplumun bilgisinin sürece yayılması ve hizmete yansımasının önemine de değinen Zencir, “Sağlık hizmetinin kamu eliyle, eşit, nitelikli, ücretsiz, bilimsel ve anadilinde sunulması çok önemli. Bu belleği inşa etmezsek, sonuçları çok ağır olacak.” dedi.
Basın toplantısını izleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sağlık Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, kısa bir söz alarak, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yarattığı yıkımın en acı sonuçlarının Şubat 2023 depremlerinde yaşandığını belirtti ve bundan sonra da çözüm önerileri sunmayı sürdüreceklerini ifade etti.
TTB-SES Şubat 2023 Depremleri 18. Ay Raporu’nun tamamı için tıklayınız.
SES-TTB rapor video