Biyopsi ile Erken Tanı: Tiroit Kanserinde Hayat Kurtarıcı Bir Yöntem
Uzmanlar, tiroit kanserinin erken tanı ile etkin bir şekilde tedavi edilebileceğini vurguluyor. Tiroit kanserinin, son yıllarda hızla artarak en sık görülen kanser türlerinden biri haline geldiğini belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Faruk Kutlutürk, “Tiroit kanserlerine biyopsi ile erken tanı konulması, bu hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasında yer almasına katkıda bulunmuştur” dedi.
Tiroit Kanseri: En Çok Görülen 5 Kanser Arasında
Tiroit hastalıklarının toplumda oldukça yaygın olduğunu ve neredeyse her üç kişiden birinin bu hastalıklardan etkilendiğini ifade eden Prof. Dr. Kutlutürk, “Tiroit kanseri, son yıllarda hızla artarak en sık görülen ilk 5 kanser türünden biri olmuştur. Tiroit kanseri tanısı alan hastaların sayısındaki artış, radyasyona maruziyet gibi etkenlerin yanı sıra, ultrasonografi gibi görüntüleme tekniklerinin yaygınlaşması ve tiroit biyopsi uygulamalarının artmasından kaynaklanmaktadır” şeklinde konuştu.
Tiroit Kanseri Erken Belirti Vermeyebilir
Tiroit kanserlerinin çoğunun genellikle tesadüfen tespit edildiğini aktaran Prof. Dr. Kutlutürk, “Nadir görülen bazı türler (anaplastik ve medüller tiroit kanseri gibi) dışında, tiroit kanserleri genellikle hızlı bir şekilde büyümez ve erken belirtiler göstermez. Bu sessiz büyüme durumu, zamanla kitle etkisi yaratır ve nefes darlığı, çarpıntı, daralma hissi gibi şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olabilir” dedi.
Risk Faktörleri: İyot Eksikliği, Radyasyon ve Genetik Etkiler
Prof. Dr. Kutlutürk, tiroit kanseri risk faktörlerini şöyle sıraladı:
- Radyasyona maruziyet (örneğin, Çernobil kazası gibi)
- Tiroit bölgesine radyasyon uygulanması
- İyot eksikliği
- Ailesel yatkınlık ve genetik faktörler
Tiroit kanseri tanısı, tespit edilen nodüllere biyopsi yapılması ile konur. Tiroit nodülleri, tiroit bezi içinde bulunan, büyüklükleri ve karakterleri değişkenlik gösteren (solid/kistik, hipo/hiperekoik, şekil) iyi veya kötü huylu olabilen oluşumlardır. Tiroit nodüllerinin yüzde 90’ından fazlası iyi huyludur ve biyopsi ile bu nodüllerin iyi huylu olduğu tespit edildiğinde gereksiz ameliyatların önüne geçilir.
Erken Tanının Önemi
Tiroit biyopsisinin, poliklinik veya servis ortamında ultrasonografi eşliğinde gerçekleştirildiğini belirten Prof. Dr. Kutlutürk, “Ultrasonografi ile tiroit biyopsisi, şüpheli nodülden örnek alınmasına olanak tanır ve kanama gibi istenmeyen durumların ortaya çıkmasını engeller. Biyopsi sonrası hasta, günlük aktivitelerine devam edebilir. Alınan biyopsi materyali, patoloji uzmanları tarafından incelenir. Biyopsi sonuçlarında patoloji raporu, iyi huylu, şüpheli, kuvvetli kanser şüphesi veya kanser olarak çıkabilir” dedi.
Prof. Dr. Kutlutürk, tiroit kanserlerinde biyopsi ile erken tanı konulmasının, hastalığın en iyi tedavi edilebilen kanser türleri arasına girmesine neden olduğuna dikkat çekti. “Biyopsi ile erken tanı konulan ve etkili tedavi uygulanan tiroit kanseri hastaları, yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmektedir. Boyun bölgesinde ağrı, şişlik, nefes darlığı, ses kısıklığı ve yutkunma güçlüğü gibi belirtileri olan hastalar, tiroit açısından değerlendirilmelidir. Nodül tespit edildiğinde ise biyopsi ile tanı ve tedavi süreci düzenlenmelidir” şeklinde uyarıda bulundu.
(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)