1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Yenidoğan Çetesi Skandalı ve Türkiye’de Sağlık Sisteminin Yeniden Değerlendirilmesi

Yenidoğan Çetesi Skandalı ve Türkiye’de Sağlık Sisteminin Yeniden Değerlendirilmesi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yenidoğan Çetesi Skandalı: Türkiye’de Sağlık Sisteminin Yeniden Değerlendirilmesi

Yenidoğan çetesi skandalı, Türkiye’deki sağlık sisteminin sorunlarını bir kez daha gündeme getirdi. Türk Tabipler Birliği (TTB), sağlık alanında yaşanan ticari çeteleşmeye dikkat çekerek, uyarılarda bulundu. TTB Genel Yönetim Kurulu, 23 Kasım 2024 tarihinde Ankara’da, TTB Merkez Konseyi üyeleri, kol ve çalışma grupları temsilcileri ve 40 tabip odasından 150’ye yakın yöneticinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının öğle arası sırasında TTB önünde basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasında ilk sözü alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap, yenidoğan ve çocuk ölümlerinin yanı sıra eziyet yönetmeliklerine de dikkat çekerek, sağlıkta yaşanan çöküşün boyutlarını vurguladı. Azap, “Yenidoğanların ölümüne sebep olan sağlıkta ticari çeteleşme olayı, Türkiye tarihinin en büyük sağlık skandalıdır. Bu durum, 47 kişinin üzerine yıkılamayacak kadar ciddi ve derin bir meseledir. Pansuman tedbirlerle bu sorunun çözülemeyeceği açıktır. Bizim ihtiyacımız olan, insana yakışır bir sağlık sistemidir” dedi.

TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip tarafından okunan basın açıklaması metni ise şöyleydi:

Sağlıkta Çetelerin Olmadığı; Halkımız, Hekimler ve Sağlık Çalışanları İçin Daha İyi, Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!

Yenidoğan yoğun bakımlarında çıkarları için bebeklerin hayatlarını hiçe sayan çetenin davası geçtiğimiz hafta Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. TTB olarak bu davayı yakından takip ediyoruz ve bu davanın sahibi ve takipçisi olduğumuzu belirtmek isteriz. Kalıcı yapısal çözümler sağlanana kadar bu olayın unutulmasına izin vermeyeceğiz.

Bu davada, haklarında suç işlediklerine dair kuvvetli kanıtlar bulunan 47 sanık yargılanıyor. Yargılanan ve bu olaya karışmış herkesin en ağır cezaları almasını umuyoruz. Ancak, bu durum toplum vicdanında derin yaralar açmış, hekimlere ve sağlık çalışanlarına olan güveni sarsmış olan Cumhuriyet tarihindeki belki de en büyük sağlık skandalının sadece 47 vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının suça karışmasıyla sınırlı olmadığı açıktır. İktidar sözcülerinin iddia ettiği gibi bu dava “münferit” bir durum değildir ve bu nedenle birkaç kişinin cezalandırılmasıyla geçiştirilecek bir mesele de değildir. Bu durum, belirli bir sistemle ilgili ciddi bir sorunla ve ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği net bir şekilde ortaya koymaktadır: Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı, sağlık sistemimizi ciddiyetle çökertmiştir.

Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar derhal terk edilmelidir. Sağlıkta Dönüşüm Programı devam ettikçe, sağlık bir hak olarak değil de kâr elde etme aracı olarak sunulduğunda, ne yazık ki bu son skandal da olmayacaktır.

Mevcut iktidar, bu vahim skandalı münferit bir olay gibi göstermeye çalışırken, sağlıkta piyasalaşmayı daha da artıran değişiklikler yapmaya devam etmektedir. Son yayımlanan Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği, adından da anlaşılacağı üzere performans ve ödeme değişiklikleri ile birinci basamak sağlık hizmetlerini işletme mantığına teslim etmekte ısrarcı görünmektedir. TBMM’de görüşmeleri süren 2025 bütçesinin sağlık faslında da önemli bir pay, tedavi edici hizmetlere ayrılmaktadır. Sağlık, yine bir kar kazanma alanı olarak değerlendirilmektedir.

Hekimler Olarak Sorunun Çözümünü de Biliyoruz

İktidarın bu kayıtsızlığı karşısında toplum çaresiz değildir. Bizler Türk Tabipleri Birliği çatısı altında örgütlü Tabip Odaları ve hekimler olarak sorunun kaynağını ve çözümünü biliyoruz. Bugün Ankara’da bir araya gelen Genel Yönetim Kurulumuz, sağlıkta çetelerin olmadığı, halkımız, hekimler ve sağlık çalışanları için daha iyi bir sağlık sisteminin kurulması adına neler yapılabileceğini birlikte tartışıyoruz. Önümüzdeki haftalarda oluşturacağımız çalışma ve eylem gruplarıyla, düzenleyeceğimiz çeşitli sempozyumlar, çalıştaylar ve eylemlerle bu süreci ileri taşıyacağız. Her aşamada hekimleri ve genel kamuoyunu bu sürece katmaya çalışacağız. İhtiyacımız olan sağlık sistemini hep birlikte inşa edeceğiz.

Son olarak, “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!” diyoruz. Halkımızı, hekimleri ve tüm sağlık çalışanlarını bu sürece destek olmaya ve katkı vermeye davet ediyoruz.

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yenidoğan Çetesi Skandalı ve Türkiye’de Sağlık Sisteminin Yeniden Değerlendirilmesi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir